İSMAİL YK
İSMAİL YK: Müzik, edebiyatın ahengidir
Yurtseven Kardeşler’i 1990’lı yıllarda Şimdi “Halay Zamanı”, “Halayımız Bitmesin”, “Hop De Bakim”,“Gitme Turnam Vuracaklar”, “Dom Dom Kurşunu” gibi şarkılarıyla tanıdık. Almanya’da doğup büyüyen müzisyen kardeşlerin oluşturduğu Yurtseven Kardeşler’in adı soyisimlerinden geliyor. Yurtseven Kardeşler’in en küçüğü olan İsmail Yurtseven, nam-ı diğer İsmail YK, 2004 yılından beri tek başına müzik albümleri yapıyor. İsmail YK’yı ise “Bas Gaza”, “Bomba Bomba.com”, “Çılgın”, “Psikopat” ve “Bu Şarkının Sözleri Yok” gibi sıra dışı şarkıları ile tanıyoruz. Kliplerindeki ve konserlerindeki sıra dışı sahne figürleriyle de geniş kitlelere kendisini sevdiren İsmail YK, Almanya’da doğup büyümesine rağmen Türkiye’de müzik albümü yapmayı tercih etmiş bir sanatçı. Albümlerinde hareketli ve mizah yüklü şarkılar olduğu gibi duygusal şarkılar da bulunuyor. Müzisyen bir ailenin evladı. Birçok müzik enstrümanını çalabiliyor. Hem solist, hem söz yazarı, hem de besteci. Aslen Sivaslı. Türkiye’yi ve Türk insanını çok seviyor. Şarkılarıyla ve danslarıyla çocukların ve gençlerin her daim ilgisini çekmeyi başarıyor.
Küçüklüğünden beri müzikle hemhal olan, 13 yıldır da bizzat kendi ismiyle albümler yapan, klipler çeken ve konserler veren İsmail YK’nın geleneklerimize ve göreneklerimize dair düşüncelerini bu röportajımızda öğrenebilirsiniz. Sanat hayatı boyunca magazin gündeminden uzak duran ve en büyük tutkusu olan müziğe ömrünü adayan İsmail YK, hayatını, başarılarını, hedeflerini, kültür, sanat ve edebiyata dair düşüncelerini Mektup Edebiyat Dergisi’ne anlattı.
Hasan Canat: Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? İsmail YK kimdir?
İsmail YK: Adım İsmail Yurtseven. 1978 Almanya doğumluyum. Aslen Sivaslıyız. İsmail YK olarak anılmam soyadımızın baş harflerinden kaynaklanıyor. Yurtseven Kardeşler’in en küçüğüyüm. Biz 5 kardeşiz, 3 ağabeyim ve bir ablam var. Annem ve babam da halen hayattadır. Biz uzun yıllar Yurtseven Kardeşler grubu olarak müzik albümleri yaptık. Ben de müzisyenim ve sanatçıyım. Almanya’da doğup büyüdüm, orada eğitim gördüm. Fakat tabii ki Türkiye’de yapılan şarkılardan, müziklerden, filmlerden ve dizilerden hiç uzak kalmadık. Bire bir o kültürü yaşadık. Hatta özlemle yaşadığımız için kalbimiz hep Türkiye’deydi.
Hasan Canat: Müziğe olan ilginiz ne zaman başladı? Örnek aldığınız sanatçılar var mı?
MÜZİKLE DOĞDUM, MÜZİKLE BÜYÜDÜM
İsmail YK: Müziğe olan ilgim muhtemelen doğduğum günden beri başladı. Çünkü bizim ailemiz ben doğmadan önce müziğe başlamıştı. Babam da müzikle uğraşan bir insandı. Bilim adamlarının da keşfettiklerine göre anne karnındaki bebekler müzik seslerini duyuyormuş ve ritimlerden besleniyormuş. Ben de şahsen müziğe anne karnında iken başladığımı düşünüyorum. Örnek aldığım sanatçılar; Barış Manço, Orhan Gencebay ve İbrahim Tatlıses. Yabancı sanatçılar arasında ise Queen grubundan Freddie Mercury, Santana grubu ve Michael Jackson’ın şarkılarını çok seviyorum ve hala dinliyorum.
Hasan Canat: Çocukluğunuzdan bahsedebilir misiniz? Mesela okulda nasıl bir öğrenciydiniz? Yüksek tahsilinizi de müzik üzerine mi yaptınız?
GENÇKEN İYİ BİR GÖZLEMCİYDİM
İsmail YK: Yüksek tahsilimi müzik üzerine yapmadım. 10. sınıfta iken müzikle ilgili tonmaister olarak staj yapmıştım. Onun dışında sonradan öğrendiğim meslekle hiçbir alakası yok. Fakat yine de zamanım boşa gitmedi. Çünkü erken kalkmayı öğrendim, işe gitmeyi öğrendim, arkadaşlarla dost olmayı öğrendim, saygıyı öğrendim. Okulda öğrenilecek ne varsa şu anda hepsi bilgimde. Hiçbir şey boşa gitmedi, gitmez de zaten. Okuldaki en büyük amaç da öğrenmektir. Mesela okulda dalgın bir öğrenciydim. Tembel değildim, çalışkandım aslında. Kafam dalgındı, gözlerim hep uzaklara dalıp gidiyordu. Ortaokulda iken ağabeylerimin müzik ve albüm çalışmalarına bir katkım olmadı. Meslek okuluna gidiyordum. Liseye gittiğimde ağabeylerimin müzik çalışmalarına da yavaş yavaş katılmaya başladım. Gençlik yıllarımda iyi bir gözlemciydim. Hep etrafımda olanları gözlemliyordum. Kendimi oradan oraya savuran çapkın bir insan değildim. Kendimle çok barışıktım. Mesela biz okuldaki arkadaşlarımızla 10 gün Londra’da kalmıştık. Bizim arkadaşlarımızın gittiği yerler genellikle bayanların olduğu yerlerdi. Bazı arkadaşlarımızın kötü alışkanlıkları da vardı. Gelmeyenlere ve yapmayanlara çocuk muamelesi yapıyorlardı. Ama benim hiç öyle bir derdim yoktu. O konuda ben çok soğukkanlıydım. O halimi hâlâ seviyorum. Kimileri etkilenirdi ve gidip aynısını yapardı. Hatta ergenlik çağındaki çocuklara ailelerinin ‘yapma, etme’ demesine rağmen kendisini çocuk gibi hissedenler dışarıda farklı maceralara katılmaya çalışıyorlardı. Bense müzik dinliyordum, hayaller kuruyordum. Kendimi filmlerde gibi hissediyordum. Sınıfta da bu yüzden dalgındım belki. Hayaller kurardım, yatmadan önce bile hep düşünürdüm ve hep rüyalar görürdüm.
Hasan Canat: Almanya’da doğup büyümenize rağmen neden Türkiye’de müzik albümü yapmayı tercih ettiniz?
YABANCI PİYASAYI DÜŞÜNMEDİK, TÜRKİYE’YE YATIRIM YAPTIK
İsmail YK: Neden Türkiye? Çünkü bizim yaptığımız şarkıların çoğu Türkçeydi. Dinlediğimiz sanatçılar Orhan Gencebay, Barış Manço ve İbrahim Tatlıses’ti. Bu müzik ruhunu insanlarla paylaşmak istedik. O zamanlar Türkiye’nin nüfusu 70 milyondu. Müzik dinleyicileri 45 milyona yakındı. Yaptığımız müziği 45 milyon insanla paylaşmak ayrı, Almanya’da 100 bin insanla paylaşmak ayrı. Bizim tabii şöyle bir avantajımız vardı. Yabancılara yönelik müzik de yapıyorduk. Almanya’daki festivallere katılıyorduk. O zamanlar 15 yaşındaydım. Fakat o zamanlar böyle çıkıp da kitleye sahip olamıyorduk. Çünkü sosyal paylaşım siteleri yoktu. Mecburen bir albüm yapmak ve televizyon programlarına çıkmak gerekiyordu. O yüzden zamana ihtiyacımız vardı. Menajerlerle ve basın danışmanları ile tanışmamız gerekiyordu. Gücümüzü Alman piyasasına mı, yoksa Türkiye’ye mi yatıralım diye düşündük. Biz karar verdik ve gücümüzü Türkiye’ye yatıralım dedik. Çünkü Türkiye bizim sevdiğimiz ülkemiz, anavatanımız, ana müziğimiz… İçimizden öyle geldi. Bence de çok güzel yaptık. İyi ki de böyle yapmışız. Zaten bugün yurtdışında bile konserler verebiliyoruz. Sosyal paylaşım sayfaları sayesinde yaptığımız müzikleri hep Türkçe olarak paylaşıyoruz. Başarılı olmamızın sebebi bu işi çok sevmemizdir. Önce Yurtseven Kardeşler olarak başladık. Daha sonra İsmail YK olarak devam ettik. Yabancı piyasası benim hiç gözümde yoktu. Direkt olarak Türkiye’de başladık. Hiç de pişman değilim. Hâlbuki bize yurtdışındaki imkânların daha güzel olduğunu söyleyenler oluyordu. Zaten Almanya’da büyük festivallere katılıyorduk. Hatta Alman televizyonlarına da çıkmıştık. Bunu niye kullanmadık? Biz de dedik ki, bu işler kolay değil. İsmail YK olana kadar kaç senem gitti? Ben tercihimi Türkiye’den yana kullandım. Türk halkı duyarlılığını gösterdi. Bundan dolayı da başarılıyız. O yüzden çok mutluyum.